Kolbastı Ruhu
Tarih 29 Ocak 2017. Trabzon’da tarihi bir gün…
Yine bir maç günü. Ama bu kez farklı. Yeni bir yuva, yeni bir atmosfer. Yeni bir heyecan, yeni bir serüven, yeni hayaller. Yine bordo maviye bürünmüş insanlar. Pidecisinden çay ocağına, çocuğundan yaşlısına, caddesinen sokağına, havaalanından Meydan Parkı’na herkesin heyecanla saat saydığı tarihi bir gün. Yine sokaklar coşkulu. Yine bir şehir tutkulu. Yeni bir başlangıç. Her şey aynı, bir şey farklı. Avni Aker değil yürüdüğümüz yolun sonu. Toprağın bordosuna, denizin mavi kıyısına, bir yanımız kavuşma, bir yanımız elveda bugün.
Önemine yakışır mükemmellikte ve kendisine yakışır güzellikte bir buluşma anı. O basamaklardan çıkış ve sevgiliye ilk bakış. İnsanı çıldırtan o heyecan, taraftarı onurlandıran bir futbol, ilk golün sevinci. Dolu olduğunda rakibe işkence olabileceği mesajını daha ilk günden veren muhteşem atmosfer.
İlk dakikasından itibaren göğsündeki armaya ve onun şanlı mazisine yakışır güzellikte futbol sergileyen 11 adam. Bu güzel günü yerinde yaşamak ve bu coşkuyu doyasıya hissetmek için uzun yollar aşıp gelmiş binlerce cefakar taraftarını üzmeyen, herkesi evine mutlu gönderen şehrimin şanlı futbol takımı. Bize hırsı yeniden hatırlatan, rakibe top oynatmayan, kolbastı ruhunu yeniden dirilten futbol savaşçıları. Aslında birbiri olmadan yaşayamayan, farklı isimler altında toplanmış olsalar da dertleri aynı olan, bu önemli günde birlik ve beraberlik mesajıyla tek ses olup bizi eski günlere götüren taraftar grupları, aynı mahallenin, aynı sokakların çocukları. Bize yeniden hayaller kurdurtan bu mükemmel başlangıç için her birinize tek tek teşekkürler kardeşlerim.
Bir de selam olsun, yapılışındaki tek amaç kendi şehrinin futbol takımına moral ve destek vermek olan bu mükemmel mekanı, açılışında hıncahınç doldurup en önemli gününde yalnız bırakan bazı sözüm ona futbola, futbolcuya, hocaya, yönetime, federasyona, sisteme, her şeye ama her şeye sürekli küskün olan, her şartta Trabzonspor’u yalnız bırakmak pahasına sürekli küsebilecek sebepler türeten ve her daim maça gelmemek için bir bahanesi olan tabuları yıkılası dostlara.
Son olarak Mehmet Ekici’nin ulusal basında denk geldiğim “Trabzonspor’da bana mobbing uyguluyorlar” gafletine değinerek bitirmek istiyorum. Sevgili Mehmet, mobbing dediğin şey tüm derdi evine ekmek götürmek olan işçiye uygulanan psikolojik bir baskıdır ve bunu hisseden hiçbir emekçi “böyle devam ederse Münih’e döneceğim” diye bir alternatif çıkarmaz çünkü öyle bir seçeneği hiçbir zaman olmamıştır. Yani kısacası o dediğin şey senin hissedebileceğin bir duygu değil rahat ol sevgili Mehmet. Sana uygulanan şey mobbing değil Trabzonspor’un sözleşmeli futbolcusuyken transfer dönemi gelmeden hiçbir takımla anlaşmaman gerekliliği ve etik futbolcu edebidir. Şayet dediğin gibi yolun bir gün tekrar Münih’e ya da hayalini kurduğun o İstanbul’a düşerse git psikolojik baskının ne demek olduğunu o gurbette yaşayan Trabzonspor taraftarına bir sor derim. Sor ki anlatsınlar. Sor ki öğrenesin. Sen şimdilik o dediğin psikolojik baskıyı hayatının her alanında yaşayan büyük Trabzonspor’un futbolcususun. Bu da seni üzmesin.
Saygılar…