Bir Komik Hikaye
Evvel zaman içinde, bir ülkenin futbol ligini iki takım zirvede aynı puanda bitirir. Averajla ligi birinci olarak tamamlayan takım şampiyonluğunu henüz kutladığı sıralarda bir şike operasyonu patlar. Sanıklar “şike yapmak, teşvik primi vermek için organize suç örgütü kurmak” suçlamasıyla gözaltına alınır. Futbol federasyonu başkanı önce dosyayı görmek ister. Dosya hakkında bilgi alır, inceler ve ülkenin televizyon kanallarına şok olmuş bir yüz ifadesiyle “durum göründüğünden daha vahimmiş” şeklinde bir de açıklama yapar. Şike ile suçlanan takımın teknik direktörü basın toplantısı yaparak “evet hız sınırı aşılmıştır fakat radar sadece bir takıma tutulmuştur” diyerek evet biz yaptık ama başka takımların da yapma ihtimali var diyerek olayı kabullenir. Asbaşkanları ve yönetim kurulu yine aynı şekilde bir basın toplantısı düzenleyerek bir alt ligde onurlu bir şekilde oynamayı talep edeceklerini dile getirir. Bunu yine aynı kanaldan bir sonraki hafta öyle bir şey demedik diyerek inkar ederler. Yazılı belgelerde din adamından şike için fetva isteyen ahlaksız futbolcudan, gol yemek için son model araba isteyen utanmaz kaleciye kadar her çeşit iğrençlik vardır. Şike yaptığı yazılı telefon konuşması kayıtlarıyla ispat edilen başkanın ilk ifadeleri şu şekilde olur.”Ben şike yaptıysam bütün takımlar şike yapmıştır. Konuşursam yer yerinden oynar, beni konuşturmayın. Bu ülkeye şikeyi ben getirmedim, başka bir takım getirdi. Şike yapmayan mı var? Yaptıysak sahaya yansımadı ve şayet yaptıysam da zaten bu takım için yaptım. Arabayı çalmaya gittiniz, anahtarı sokup vazgeçtiniz, bu hırsızlık mı şimdi? Sadece teşebbüs ettik” diyerek teşebbüsün de cezai müeyyide olarak şike ile eşdeğer sayıldığından habersiz olduğunu belli eder. “Biz teşebbüs ederken suç değildi, kanun sonradan çıktı” diye de ekler. Yani lafı eveleyip gevelese de şike yapmadık diyemez. Bütün telefon konuşmalarının kendisine ait olduğunu mahkemede itiraf eder. Altı yıl üç ay hapis cezası alır ve diğer ceza alan sanık arkadaşlarıyla birlikte cezalandırılır.
Tüm bunlar olurken ülkenin meclisinde panik havası hakimdir. Şike yaptığı ayan beyan ortada olan ve bir türlü “ben şike yapmadım” diyemeyerek suçunu dolaylı yoldan itiraf eden başkanı ve dolayısıyla kendince o ülkenin en büyük futbol camiasını korumak amacıyla, şikeyi içeren kanunun cezai müeyyideleri içeren bir maddesi hemen değiştirilir. Siyasi irade tarafından “kişilerin yaptığı kurumları bağlamamalı” şeklinde bir görüş emrivaki olunur. Manzara göründüğünden daha vahim diyen federasyon başkanı tüm delilleri yetersiz görmeye başlar. Yine tüm bunlar olurken ligi averajla ikinci bitiren futbol takımı şampiyon kabul edilerek şampiyon olan takımların gitmeye hak kazandığı UEFA Şampiyonlar Ligi’ne çoktan davet edilmiştir. Yine tüm bunlar olurken dosyayı inceleyen UEFA disiplin kurulu şike yapan takımları turnuvalarından sırayla ikişer yıl men eder.
Tüm bunlar olurken o ülkenin televizyonlarının spor programlarında konu eski futbolcuların şike itiraflardır. Şikenin yıllardır yapıldığı halkın bilinçaltına “şike ahlaksızlık değildir” algısıyla bir güzel yerleştirilir. Yıllardır işlenen suç halk tarafından artık kötü bir alışkanlığın tespitiymiş gibi basit görülmeye başlanır. O güne kadar ortada suçlu yokken suçlu arayan ülkede yakalanan suçlular ve tespit edilen suç niyeyse görmezden gelinir. Konu şike yapan kişilerin masum olduğu düşüncesiyle değil başkalarının da şike yapmış olma ihtimaliyle değerlendirilip bir güzel üzeri örtülür. Tüm bunlar olurken delilleri yetersiz görerek şike yapan takımı küme düşürmeyen eski federasyon başkanı o takıma başkan adayı olur ve seçim konuşmasında “ben olmasaydım bu takım küme düşerdi” diyerek taraftarına, küme düşmemize yetecek kadar delil vardı bana dua edin itirafıyla da alkış alır ama başkan seçilemez. Yine aynı şekilde ülkeyi UEFA komitesinde temsil eden kişi “ben olmasaydım ülke futbolu bitmişti” diyerek daha fazla ceza almamak için elinden geleni yaptığını da itiraf eder.
Tüm bunlar olurken ceza alan takımın yerine turnuvaya katılan futbol takımı ülkede hain ilan edilmiştir. Bir anda ligin istenmeyen takımı oluverir. Öyle ki davet edildiği şampiyonlar liginde en önemli maçını oynadığı gece ülkede derbi maçı oynatılır. O günden itibaren sağladığı hiçbir başarı ülkesi tarafından başarı olarak kabul görmez ve başarısı sahiplenilmez. Kendi liginde oynadığı tüm maçlarda hakkı yenmeye başlar. O yıldan itibaren ülkenin futbol federasyonu her yıl daha da pervasızlaşarak acı bir şekilde bu futbol takımından intikam almaya çalışır. Bunca şike itirafı varken ve suçlular da ortadayken hani benim mükafatım diyen takım her yerde görmezden gelinir. Hemen hemen her maçı hakemler tarafından katledilen bu takımın taraftarına artık mevzuyu unutun yoksa sizi küme düşürmesini de biliriz şeklinde aba altından sopa gösterilir. Tüm bunlar olurken şikeye delil olarak gösterilen yazılı telefon konuşmalarının ses kayıtları da çıkar ama ülkede hiç yankı uyandırmaz. Şikeyi hiçbir şekilde inkar edemeyen kişinin “o konuşmalar bize ait” itirafına rağmen konu kayıtların birer montaj olduğuna bağlanır. Montaj olduğu düşünülen kayıtlara şike ile suçlanan takım tarafından sahip çıkılır, telif hakkı alınıp tüm mecralardan sildirilir. Yani işin özü, o yıla kadar o ülkede hep var olan şike ne hikmetse suçun tespit edildiği o yıl hiç yapılmamıştır.
Bütün bu yazılanları dünyadan komik haberler paylaşan bir sayfadan okuyor olsaydınız muhtemelen “bu ne saçmalık” der okumayı çoktan yarıda bırakırdınız. Bunların tümü bu ülkede oldu ve hepiniz izlediniz. Okurken komik buldunuz mu bilmiyorum. Bence son derece komik ama biz hiç gülmedik. Güldürmediniz.
Saygılar…